SOSYAL YAPI [İng. Structure]:
SOSYAL YAPI [İng. Structure]:
(Sosyoloji Sözlüğü) :
Sosyal yapı konusu farklı pencerelerden ele alınabilir. Bunun sebebi; sosyal yapının bizzat karmaşık özelliğe sahip toplumun, genişleyen bir prerspektifi oluşudur. Yapı konusunda İngiliz Radcliffe-Brown, belirli bir toplumu yine belirli bir kültür ve mekânda düşünmektedir. H. Spencer ise; toplum yapısını yaşayan bir organizma şeklinde ele almaktadır (Erkal,M.E., 1991). Aslında kültür ve mekân faktörleri hesaba katılmadan, bir toplum ve onun sosyal yapısı düşünülemez. Mevi'Strauss ise; sosyal yapıyı insannın kurduğu sosyal organizasyonlardan meydana gelen ve somut olarak izlenen örneklerin genelleştirilmiş sisteminden ibaret görmektedir. (Erkal, M.E., 1993).Aslında yapıya konu olan toplum, bütün olarak yapıyı tamamlayıcı fonksiyonel parçaların sistemli bir bütünleşmesinin adıdır. Yapıyı oluşturan unsurlar arasında bu bakımdan sınırlar vardır. Ancak, bu sınırlar yapıyı tamamlayan fonksiyonel işleyişi sağlayan parçaları, müesseseleri, bütünden bağımsız düşünmememizi gerekli kılmaz Çeşitli fonksiyonel unsurların bütünü olan sosyal yapı, bir bütün manzarası gösterir. Sosyal yapıyı oluşturan her unsur, yerine getirdikleri her fonksiyon ve varlıkları itibariyle sosyal yapıyı tamamlayıcı bir nitelik taşırlar. Bir kurumda meyadana gelen değişme, diğerlerini de etkilemektedir.Sosyal yapıyı oluşutan unsurlar ve fonksiyonlar beş ayrı açıdan düşünülebilir. (Stanley, H., 1968)1- Fert yapıyı tamamlayıcı nitelik taşır.2- Bir sosyal grup da tamamlayıcı görev yerine getirebilir.3- Nüfusun fiziki yapı özellikleri (yerleme, barınma, iskân) mürfolojik (bitki ve hayvanların şekil ve yapılarına benzer) bir tamlaşma şeklinde ele alınabilir.4- Sosyal rolleri gerektiren farklı faaliyet dalları sistemli tamlaşmaya yol açabilir.5- Yapıyı kültürel tamamlayıcılar olarak paylaşılan ve fertten ferdeintikal eden normlar, değer hükümleri, inançlar ve gelenekler yapıyı meydana getirirler.Sosyalyapıyı, kültürel yapı özellikleri, fiziki yapı özellikleri ve sosyal tabakalama şeklinde ele alabilir ve netleştirebiliriz.Yapı konusuna eğilen düşünürler, toplumları ikili (dikotomik) veya çoğulcu tasniflere tâbi tutmaktadırlar. Gnel çizgileri ile tarım-sanayi, kalkınmış-kalkınmamış, geleneksel-modern, organik dayanışmacı-mekanik dayanışmacı, cemiyet-cemaat, dinî-laik şeklinde çeşitli bakış tarzları bulunmaktadır. Bunlardan bilhassa modern-geleneksel şeklindeki kesin ayrımın doğru olamayacağını ifade eden sosyologlar görülmektedir. Nitekim, D. Lerner, modern toplumdaki kurumların rasyonel, geleneksel toplumdaki kurumların ise rasyonel olmadığı düşüncesine itiraz etmektedir. Geleneksel kurumların da, kendi yapıları içerisinde rasyonel olabileceğini belirtmektedir. (Erkal,M.E. 1991)Maddedeki değişmeler de, maddi olmayan düşünce ve fikirde, zihniyette yeşererek ve olgunlaşarak maddeye şekil vermekte ve maddede maşahhaslaşmaktadır. Bu bakımdan , konut tiplerini, mimarî yapı tarzlarını, ayrı ve bağımsız düşünemeyiz. Bu hüküm dış ve iç mimarî tarzları için de fizikî alan kullanımı dahil geçerli olmaktadır. Nüfusun şehirli veya kır nitelikli olma özelliği, aile yapısının çekirdek veya geniş tipe dayanması, meslekî mevkiî bakımından nüfusun dağılımı, iktisadî faaliyet bakımından tarım veya tarım dışı alanlarda faaliyet gösterilmesi, bağımlılık oranları, değer hükümleri gibi faktörlere bağlı olarak konutun iç ve dış düzenlemesi değişmektedir. bu gibi sosyal yapıyla ilgili faktörler, tabiî çevredeen kaynaklanan faktörlerden daha fazal konutun şekillenmesini etkilemektedir. Nitekim, Türk evinin özellikleri farklı çoğrafi şartlara rağmen, farklı yörelerde aynı veya benzer özellikler göstermektedir.Sosyal yapı açısından topluma yaklaşmaak demek, özellikle o yapıyı oluşturan nüfusu ve onun özelliklerini araştırmak olduğuna göre, nüfusun barınma şekilleri, konut özellikleri yaşama tarzı araştırmacılara önemli ipuçları vermektedir. (Murdock, G.P., 1965)